Beklenmedik şekilde hastalık veya yaralanma oluşturan durumlarda, hemen bakım gerektiren, tanısı konulmamış akut hastalık veya yaralanmalarda randevusuz bakım veren, vakayı değerlendirmeyi müdahalesini yapmayı ve tedavisini başlatmayı amaçlayan ve kişinin mevcut olan genel durumunu korumayı, iyileştirmeyi ve daha ileri sakatlıkları önleyen uzmanlık dalıdır. Kişiler beklenmedik anlarda acil bakıma ihtiyaç duyabileceğinden dolayı 24 saat kesintisiz hizmet verilmelidir.
Acil Tıbbın Tarihsel Gelişimi
Acil tıp öncelikle acil servislerdeki acil bakım hizmetini kapsarken buna ek olarak hastane öncesi sağlık hizmetleri (paramedik ve acil tıp teknisyenlerinin görev aldığı) ve afet öncesi planlama ile de ilgilenir. Acil sağlık sorunlarını çözmek amaçlandığı için hastane öncesinde ve hastanelerin acil servislerinde sunulan sağlık hizmetinin kalitesinin artırılması, ölüm ve sakatlıkların önlenmesi ve sonuç olarak toplum sağlığının yükseltilmesi hedef haline gelmiştir. Acil tıp konusunda eğitim almış sağlık çalışanı, akut hastalık veya yaralanmada vakanın değerlendirilmesi, stabilizasyonu, tedavisi ve naklini sağlamak amacıyla çalışır. Acil tıbbın tarihçesine bakıldığında ise tıbbın tarihi ile paralel gelişme gösterirken hastane önceki acil sağlık hizmetleri son otuz yılda önem kazanmış ve gelişme göstermiştir.
Dünya’da Acil Tıp
Bilinen insanlık tarihi süresince kazalar afetler ve savaşlar sonucu yaralanan ve acil sağlık sorunuyla karşılaşan hasta ve yaralılar için çeşitli tıbbi girişimler yapılmıştır. Günümüzden 5000 yıl önce Mısır’da acil tıbbi müdahalenin geliştirildiği, eski Yunan ve Roma uygarlıklarında ise ilk yardım ve savaş meydanlarından yaralı taşınması ile ilgili uygulama yaptığı bilinen gelişmeler arasındadır. 11. Yüzyılda St. John şövalyeleri, haçlı seferleri sırasında savaş alanında yaralıların cephe gerisine taşınması ve tedavisi için çalışmalar yapmıştır. Tarihte ilk ambulans benzeri araç, atlı arabalarla 1487 yılında Malaga kuşatması sırasında İspanyollar tarafından kullanılmıştır. O dönemde ambulans kullanımında amaç şu ankinden farklıdır, yaralının yaşamın sürdürülmesinden öncelikli olarak savaşın kazanılması amaçlanmıştır. Napolyon’un baş cerrahı Baron Domique Larrey, Prusya seferi sırasında ilk kez askeri tıbbi birliği kurmuş ve 1793 yılında atlı arabalarla oluşturulan ve uçan ambulans denilen araçlarla hasta ve yaralılar taşınmıştır. 1881 ve 1882 yıllarında İngiltere’de ve İskoçya’da kilise yardım örgütleri Kraliçe Victoria’nın izniyle savaş yaralıları ve ilk yardım konularında teşkilatlanmış, kitap yayınlama izni almış ve ilk kez ambulans birlikleri de kurulmaya başlanmıştır. 1878 yılında ilk sivil ambulans organizasyonu Londra’da kurulmuş ve ilk tam gün ambulans servisi 1897 yılında yine Londra’da hizmet vermeye başlamıştır.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda çok sayıda hasta veya yaralı kara ambulansları yanında gemi, tren, uçak, helikopterler ile hastaneye taşınmıştır. 1960 yılı sonlarına doğru ABD ve Fransa’da ambulanslarda paramedikler ve hekimler görev almaya başlamış ve bu sayede daha hızlı ve daha kaliteli hizmet sunulmuştur. Acil tıp anabilim dalı ilk kez Cincinnati Üniversitesinde 1970 yılında açılmıştır. Ambulans servislerinin, tarihsel gelişim içindeki organizasyonel yapısına bakıldığında o ülkedeki yerel koşullara özgü temel farklar vardır.
Mesela Amerika ve Kanada gibi ülkelerde, itfaiye polis ve ambulans ekiplerinin tek bir merkezden yönetildiği, her türlü acil çağrının özel eğitimli ekip tarafından alınarak gerekli görülen ekiplerin olay yerine yönlendirildiği, güvenlik teşkilatının ise daha ön planda olduğu bir sistem mevcuttur. Ambulanslarda eğitim düzeyine göre farklı yetki ve sorumluluklarda paramedikler görev yapar. Hastaneler bağlı olarak görev yapan ambulans ekipleri mobil olarak sürekli hareket hallindedir. İsrail’de de benzer bir sistem vardır ancak travma ağırlıklı vakalarda veya bulundukları bölgeye göre askeri helikopterler ve askeri personellerde bu görevi üstlenmektedir. İkinci Dünya Savaşından sonra başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde askeri teşkilatlarının yok olması ve savaşın sonrasında itfaiye teşkilatlarının çok önem kazanması nedeniyle ambulans hizmetleri itfaiye teşkilatının içinde yürütülmeye başlanmıştır. Hala birçok bölge bu şekilde yürütülmektedir. Bu durum ülkemizdekinden çok farklıdır. Orada hastane ile koordineli çalışan bir ambulans sistemi yoktur. İki farklı kategoriye sahip bu ambulanslarda paramedikler ve kurtarma elemanları görev yapmaktadır. Tıbbi yetkilerinin olmadığı veya yetersiz kaldığı durumlarda ise doktor aracı veya helikopter ile doktor desteği istemektedirler. Talep ettikleri doktorlar hastane acil sevişlerinde çalışan uzman hekimler veya anestezi doktorlarıdır. İngiltere’de özel sektör kuruluşu gibi organize olmuş profesyonel şekilde yönetilen ambulans servisleri vardır. Bu servisler itfaiyeden ayrı bir merkez tarafından yönetilir. Fransa’da bölge ve şehirlere göre farklılık göstermektedir ve doktorlar daha ön plandadır. Ambulans merkezleri genelde hastane içinde konumlanmış ve içerisinde hekim ve paramedikler görev almaktadır. Bunlara ek olarak itfaiye teşkilatı ile de iş birliği mevcuttur. Acil sağlık araçlarında tek numara sistemi (112) Avrupa Birliği’nin tavsiyesi olmasına karşın henüz hiçbir ülke bu durumu tam olarak uygulamaya koyamamıştır. Sadece Hollanda, İzlanda, İsveç ve Malta’da 112 tek numara olarak kullanılmaktadır. Bunun başarılabilmesinin sebebi ise nüfus ve çağrı sayısının azlığıdır. Bir de dünyada acil tıp sistemleri mevcuttur. Bunlar Anglo-Amerikan ve Franko-German.
- Franko-German Model: ‘’Kal ve stabilize et’’ anlamları taşır. Bu modeli uygulayan ülkelerde yer alan hastalar için hastane hastanın ayağına getirilir. Genelde doktorlar yer almaktadır. Almanya, Fransa, Malta ve Avusturya gibi ülkeler bu modeli kullanır.
- Anglo-Amerikan model: ‘’Kucakla ve hızlı hareket et’’ anlamlarına gelir. Bu modelde amaçlanan daha az hastane öncesi müdahale sağlamak ve hastanın en kısa sürede hastaneye transportunu sağlamaktır. Eğitimli paramedikler ve acil tıp teknisyenleri burada görev almakta ve ağırlıklı olarak kara ambulansları kullanılmaktadır. Bu modeli uygulayan ülkelerde acil tıp ayrı bir bilim dalı olarak uygulanmış olup çok gelişmiştir. Modeli uygulayan ülkeler ise Türkiye, ABD, Kanada, Yeni Zelanda, Umman Sultanlığı, ve Avusturalyadır.
Türkiye’de Acil Tıp
Ülkemizde acil tıbbın daha iyi hizmet verebilmesi ancak çalışanların eğitimli, kalıcı kadroya sahip olması sayesinde gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde bu konuda yapılan düzenlemeler yakın tarihe kadar yetersizdi. 1961 yılında çıkarılan 224 sayılı ‘’Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’’ ile yurdun en ücra köşesinde bile sağlık hizmeti sunmak amaçlanmıştır. 1982 Anayasamızın 41. Ve 56. Maddeleri gereğince ‘’Sağlık yalnız hastalık ya da sakatlığın bulunmayışı değil, kişinin bedenen, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.’’ tanımı benimsenmiştir. Eşitlik sağlanmış olup devlet güvencesi altına alınmıştır.
Sağlık Bakanlığı tarafından 1985 yılında bazı turistik bölge veya ülkemizin ana arterleri diyebileceğimiz yerlerde merkeze bağlı olmayan ve araç telefonu ile ulaşılabilen gezici ambulanslar denenmiş olup genelde trafik kazalarında kullanılmışlardır. 1986 yılında ülkemizde 077 Hızır Acil Servis olarak Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehir belediyelerinin ambulans, teknik alt yapı, şoför, maddi destek, sağlanarak daha çok doktorlu hasta taşımacılığı yapılarak günümüzdeki acil sağlık hizmetlerinin temeli olmuştur.
Türkiye’de acil tıbbın gerçek gelişimi ise 1990 yılında Dokuz Eylül Üniversitesinin daveti üzerine ülkemize gelen acil tıp uzmanı Dr. John Fowler’in çabasıyla 1993 yılında ‘’Acil Tıp’’ ayrı uzmanlık dalı olmuş ve Fırat ve Dokuz Eylül Üniversitelerinde acil tıp anabilim dalı kurulmuş, uzmanlık eğitimi vermeye başlamıştır. 1993 yılında ülkemizde yaşanan bir diğer gelişme ise acil tıp teknikerliği eğitim programının başlamasıdır. 1994 yılında 077 Hızır Acil’den 112 Acil Yardım ve Kurtarmaya geçilmiştir. 1994-1995 yıllarında İstanbul, İzmir ve Ankara’da 112 ekipleri kuruldu fakat o yıllarda bu ekiplerde ebe, hemşire, sağlık memuru ve çok az bir kısmında da doktorlar görev yapmaktaydı. 1996 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı liselerde ‘’Acil Tıp Teknisyenliği’’ bölümü açılıp eğitime başlamıştır. 2000 yılında ‘’Acil Sağlık Hizmetleri’’ yönetmeliği çıkarılmıştır ve 2004 yılında ilk atamalar yapılmıştır. 2007 yılında ise 2000 yılında çıkarılan yönetmeliğe acil tıp teknisyenleri ve paramediklerin görev yetki ve sorumlulukları eklenmiştir. 2009 yılında ‘’Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ile Acil Tıp Teknisyenlerinin Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Tebliği’’ hazırlanıp görev yetki ve sorumluluklar algoritma haline getirilmiştir.