1.BÖLÜM ZİHİN YETERSİZLİĞİ: Tanım,Sınıflama,Yaygınlık ve Nedenler.
A)TANIM
Zihin yetersizliği olan bireyler özel gereksinimli bireyler arasında en popüler olan gruptur. Zihin yetersizliğinin tanımı ve özellikleri konusunda farklı yaklaşımlar olmakla birlikte, bu bireyler genellikle öğrenme güçlüğü çeken ve günlük yaşamlarında hep başkalarının desteğine ihitiyaç duyan kişiler olarak görülmektedir.
Tarihte ilk kez 1900’lü yıllarda İDİOT=meslek/beceri sahibi olmayan kişi.
Daha hafif durumdakiler için EMBESİL=zayıf/güçsüz.
Daha da hafifler için APTAL terimleri kullanılmıştır.
Türkiye’de İlk Tanımlamalar
1975-Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Hakkındaki Yönetmelik geri zekalılık
1983- Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu. geri zekalılık
1992-MEB Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü öğrenme güçlüğü
2000 Özel Eğitim Hizmerleri Yönetmeliği zihinsel öğrenme yetersizliği
2004 Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği Zihinsel yetersizlik
YÖK -> -> -> ->Özel Eğitim Öğretmenliği Programı—Zihin Yetersizliği
Kabul Gören Tanımlar:
AAMR (2002) : Zihinsel işlevlerde ve uyumsal davranışlarda gözlenen önemli düzeyde sınırlılıkların karakterize ettiği; bilişsel, sosyal ve pratik uyumsal becerilerde kendini gösteren bir yetersizlik türüdür ve bu yetersizlik 18 yaşından önce ortaya çıkmaktadır.
Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği (2006) : Zihinsel işlev bakımından ortalamanın iki standart sapma altında farklılık gösteren, buna bağlı olarak kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde eksiklikleri ya da sınırlılıkları olan, bu özellikleri 18 yaşından önceki gelişim döneminde ortaya çıkan ve özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine ihtiyaç duyan birey.
B)SINIFLAMA
-Psikololij Sınıflama
-Eğitsel Sınıflama
-Destek türlerine göre sınıflama.
Psikolojik Sınıflama
*Hafif Derecede Zihin Yetersizliğine Sahip Olanlar: Zeka bölümü 50-55 ile yaklaşık 70 arasında olanlar
*Orta Derecede Zihin Yetersizliğine Sahip Olanlar: Zeka bölümü 35-40 ile 50-55 arasında olanlar
*Ağır Derecede Zihin Yetersizliğine Sahip Olanlar: Zeka bölümü 20-25 ile 35-40 arasında olanlar
Çok Ağır Derecede Zihinsel Yetersizliğine Sahip Olanlar: Zeka Bölümü 20-25 altında olanlar.
Zeka bölümünü esas alan psikolojik sınıflama, daha çok tıp ve psikolojik alanında, zihin yetersizliğini tanılamak amacıyla kullanılmaktadır.
Eğitsel Sınıflama
*Eğitilebilir Olanlar: Zeka bölümleri 50-54 ve 70-75 arasında olanlar
Genel eğitim ve özel eğitim sınıflarında okul öncesi,ilkokul,ortaokul ve lise düzeyinde eğitm görürler. (kaynaştırma ve özel eğitim sınıfları)
*Öğretilebilir Olanlar: Zeka bölümleri 25-35 ve 50-55 arasında olanlar.
*Ağır ya da çok ağır derecede olanlar: Zeka bölümleri 35 ve daha altında olanlar. (özel eğitim okulları)
Destek Türlerine Göre Sınıflama
*Aralıklı
*Sınırlı
*Yoğun,geniş
*Yaygın destek alanlar.
Ülkemize göre ise halen kullanılan sınıflama;
-Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey;
-Orta Düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey,
-Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey,
-Çok ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey.
C)YAYGINLIK
anılama farklılıkları, Sınıflama farklılıkları nedeniyle yaygınlık oranları değişiklik göstermektedir.
En düşük: % 0,5
En yüksek: % 23 olduğu görülmektedir.
Genellikle : % 3 oran kabul görmektedir.
D) NEDENLERİ
- Bulaşıçı hastalıklar ve zehirlenmeler
- Genetik Bozukluk ve kromozom anomalileri
- Metabolizma ve beslenme bozuklukları
- Doğum öncesi bilinmeyen nedenler
- Gebelik bozukluklar
- Yaralanmalar ve fiziksel etkiler
- Kaba beyin hastalıkları
- Ruhsal bozukluklar
- Çevresel etmenler
1-Bulaşıcı Hastalıklar ve Zehirlenmeler:
Gebelikte geçirilen kızamıkçık, frengi, menenjit, ensefalit, AİDS ve toksoplazma neden olabilmektedir.
Annenin ilaç, alkol, sigara, LSD, eroin, morfin ve kokain gibi maddeleri kullanımı ve civa ve kurşun zehirlenmesi de ekili olabilmektedir.
2-Genetik Bozukluklar ve Kromozom Anomalileri:
Radyasyon, İlaçlar, kimyasal maddeler, virüsler, bağışıklık mekanizmasının bozulması, yaşlı yumurta ve sperm hücreleri gibi kalıtsal ve çevresel etkenler sonucunda bazen kromozom yapılarında bozukluklar görülebilmektedir.
En sık kromozom anomalileri Down Sendromudur.
Down Sendromu:
-600 çocukta 1,
-47 kromozom
-küçük kafa, oval ve yassı yüz, düz burun köprüsü, büyük dil , geniş boyun, kısa geniş kare eller,
-Erken yaşta gebelik ya da geç yaşta doğum.
3-Metabolizma ve Beslenme Bozuklukları:
Fenilketonuri, galaktozemi, endorkin bozuklukları ile akraba evliliklerinde görülen genetik metabolizma hastalıklarıdır. Metabolizma, dışarıdan alınan besin maddelerinin vücutta belirli bir biçimde ve sıra içerisinde birtakım işlemlerle değişikliklere uğramasıdır.
4-Doğum öncesi bilinmeyen nedenler:
Doğumda bilinmeyen bazı nedenlerden dolayı yetersizlikler olabilmektedir. Hidrosefali , Mikrosefali gibi kafatasının gelişimindeki anormallikler ve diğer beyin hasarları bu nedenlere bağlıdır.
5-Gebelik bozuklukları:
Düşük doğum ağırlığı (2500 gr altı)
Erken ya da geç doğum risk faktörüdür. (37 hafta öncesi-41- hafta sonrası)
6-Yaralanmalar ve fiziksel etkiler:
Doğum anında kordon dolanması, röntgen ışınlarına maruz kalma, küçük yaşta çocuk istismarı veya ihmali (dayak, düşme, çarpma,trafik kazası vb) neden olabilmektedir.
7-Kaba beyin hastalıkları:
Ur, Tüberoskleroz ve nörofibromatozis gibi hastalıklar olmaktadır. Bu hastalıklar yetersizliğe neden olabilmektedir.
8-Ruhsal bozukluklar:
Araştırmalara göre aslında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. Fakat çocukluk döneminde ağır ruhsal problemler (çocukluk şizofrenisi) zihin yetersizliğine neden olabilmektedir.
9-Çevresel etmenler:
Zayıf/yetersiz sosyo-ekonomik çevre , çocuğun zihinsel yetersizliğine neden olabilmektedir.
2.BÖLÜM ZİHİN YETERSİZLİĞİ : ÖZELLİKLER
A) ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN ÖĞRENME VE BİLİŞSEL ÖZELLİKLERİ
Zihin yetersizliği olan çocukları normal gelişim gösteren çocuklardan ayıran en belirgin özelliklerden birisi, öğrenme yetenekleridir.Zihin yetersizliği olan bireylerde öğrenme basamakları diğer çocuklardan farklı değildir fakat daha yavaş ve zordur.Biliş kavramı zihin içindeki birçok şeyi kapsar; dikkat, algı,bellek,okuma-yazma,problem çözme gibi yetenekler yer almaktadır.
Dikkat: Duygu düşüncenin bir konu ya da sorun üzerinde toplanma sürecidir.Zihin problemi olan çocukların dikkatleri dağınık ve kısa sürelidir.Uyaranlara en az 7-8 saniye süre ile dikkatini yöneltmesi gerekir.
Bellek:Saklanan bilginin hatırlanması sürecidir. Zihin yetersizliği arttıkça belleğe ilişkin sınırlılıklar da artar.Uzun süreli bellek de bilgiler adı üstünde uzun süre kalırken kısa süreli bellekte birkaç saniye ya da birkaç saat ile kalabilir.Zihin yetersizliği olan bireylerde en büyük sorun kısa süreli bellekteki bilgiyi uzun süreli belleğe aktaramamasıdır.
Genelleme:Öğrenilen bilgileri başka kişi, araç gereç ve ortamlarda da gerçekleştirmesidir.Örneğin; çocuk evde tuvaletini yapabilirken okulda tuvalet davranışını kazanmadıysa genelleme gerçekleşmemiş demektir.
Biliş Ötesi/Üst Biliş:Bilginin bilgisi veya özelliklerini kullanabilme yeteneğidir.Üst biliş kavramının öğrenme sürecinde bu denli ön plana çıkmasının sebebi, bu yetinin bireye kendi kendine öğrenme becerisi kazandırmada etkili olmasıdır.Zihin yetersizliği olan bireyler bu konuda sıkıntı çeker.
Motivasyon:Davranışları yönlendiren davranışın artmasını ya da kalıcı olmasını sağlayan içsel bir durumdur.Örneğin çocuğa öğretilecek konu basitten zora doğru sıralanırsa bu çocukta öğrenmeyi kolaylaştıracak ve motivasyonunu arttıracaktır.
Dil: Zihin yetersizliği olan bireyler hem alıcı dil hem de ifade edici dil gelişimlerinde zorlanmaktadır.Bu çocuklarda alıcı dil boyutunda yönergeleri anlama,dil bilgisi kurallarını anlama gibi sorunlar yaşarken; ifade edici dil boyutunda ise , anlamlı sesler çıkarma,söz diziminde problemler, yetersiz kelime dağarcıkları gibi sorunlar yaşarlar.
Akademik Beceriler:Okuma yazma, matematik gibi konularda da diğer çocuklara göre zihin yet. Olan bireyler problem yaşar.
B) ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN DUYGUSAL VE SOSYAL ÖZELLİKLERİ
Sosyal yeterlik ;bireyin ihtiyaç duyduğu ve istediği zaman ve durumlarda ve de yakın çevresinde yer alan bireylerle etkileşim içinde bulunurken gereksinim duyduğu sosyal, duygusal ve bilişsel becerileri kullanabilme yetisidir.
Sosyal beceriler ise sosyal yeterliliğin içinde yer alan ancak akran kabulü, davranışsal beceriler ve sosyal geçerlik temelinde açıklanmaya çalışılan bir kavramdır. Sosyal becerilerde yetersizlik gösteren çocuklara doğrudan öğretim, model olma, rol oynama, ,ş birlikli öğretim ve fırsat öğretimi gibi farklı öğretlim yaklaşımları ve teknikleri il sosyal beceri öğretilmektedir.
Duygusal beceri: Engelli bireylerin duygusal özellkilerini sosyal özelliklerden ayırmak çok olası değildir. Bu çocukların duygusal özelliklerinden bahsedildiğinde benlik algısı, öğrenilmiş çaresizlik, kendini düzenleme, yalnızlık ilk akla gelen öğeler arasında yer almaktadır.
-Benlik Algısı ile kendimizi bizim dışımızda kalanlardan ayırır, kendimize özel bir alan oluştururuz. Oluşturduğumuz bu alanı korumak, geliştirmek ve sosyal etkileşim içerisinde konumlandırmak için de çok büyük çaba gösteririz. Bu çaba ben olma savaşıdır. Akademik anlamda sınırlılıkları olan bir bireyin arkadaşlık ilişkileri de sınırlı olacaktır ya da bu başarısızlığı yaşayan engelli çocuk düşük benlik algısına sahip olacaktır.
–Öğrenilmiş çaresizlik: Zihin yetersizliği olan çocukların bağımsızlıkları için yapmaları gerekenleri başkalarının yapıyor olması çocukların başkalarına bağımlılık geliştirmesine neden olur. Bu durum öğrenilmiş çaresizliktir.
–Kendini Düzenleme: Bireyin kendi davranışlarını planlayıp yönetmesidir.
–Yalnızlık: Uzun süreli yaşanılan yalnızlık çocukların uyumlarına ilişkin olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.
C) ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN DİL VE KONUŞMA ÖZELLİKLERİ
Bu bölümde öncelikle zaman zaman birbirinin yerine kullanılan iletişim, dil ve konuşma kavramlarını tanımlamakta fayda olduğu düşünülmektedir.
İletişim: Kısaca kişiler arasında bilgi ve düşünce alış-verişine verilen addır.
Dil: Belli kurallara dayalı semboller sistemidir. Dilin öğrenilmesi ve kullanılması zihinsel süreçlere bağlıdır. ;
Konuşma: İnsanlar arasında dili kullanarak sözlü iletişim kurma için kullanılan bir yoldur.
Dil öncesi ve Dil gelişimi
Yaş | Beceriler |
Doğum | Ağlama ve diğer sesler |
1-2 ay | Ağlama ile birlikte mırıldanma |
3-6 ay | Mırıldanır gibi ağlama |
9-14 ay | Konuşmaya yönelik ilk kelimeler |
18-24 ay | İlk kelimelere ilk cümlelerin eşlik etmesi |
3-4 yaş | Basit dil yapılarının kullanılması |
4 yaştan 8 yaşa | Bağlam içinde bütün konuşma seslerinin çıkarılması |
Tabloda görüldüğü gibi dil becerileri oldukça erken dönemde başlasa da bilişsel ve sosyal gelişime bağlı olarak artar.Dil beceleri alıcı dil ve ifade edici dil olarak ikiye ayrılır. Çocuklarda alıcı dil becerileri her ne kadar ifade edici dil becerilerinden daha önce gelişse de yetişkin bir insan gibi anlamaya geçmeleri oldukça uzun zaman alır. Engelli bireylerde yönergeleri anlama, dil bilgisi kurallarını anlama gibi alanlarda problemler olabilir. Bu alıcı dildir. Bu sürece ilişkin çalışmalar yapılırken somıt ve anlamlı bir biçimde öğretim yapılarak tekrarlara sık sık yer verilmesinde fayda vardır.
İfade edici dil becerisi ise isteklerin, duyguların veya düşüncelerin diğer bireylere aktarılması olarak tanımlanır. Engelli çocukların ifade edici dilinin normal gelişim gösteren çocuklara göre sınırlı olduğu bilinmektedir.
Çocuklara dilin seslerini, cümle yapılarını veya taklit yoluyla kelimeleri öğretmek ile dil kazandırılamaz. Çocukların dili kullanmasına yol açacak ortamlar hazırlanmalı. Bu ortamlarda dilin biçimsel ve anlamsal özelliklerinin kazandırılmasına önem verilmelidir. Bu süreçte çocuğa fazla yönlendirici ve müdahale edici olunmamalıdır.
D)ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN MOTOR-FİZİKSEL VE SAĞLIK ÖZELLİKLERİ
MOTOR-FİZİKSEL VE SAĞLIK ÖZELLİKLERİ | ||||
Büyük-küçük kas becerileri | Beslenme | Uyku | Kazalar | Diğer problemler |
Büyük-Küçük kas becerileri: Normal gelişim gösteren çocuklarda olduğu gibi engelli çocuklarda da motor beceriler büyük kas ve küçük kas becerileridir. Ancak engelli çocuklarda farklılık gösterir. Engelli çocuklarda genel olarak metabolik ya da genetik farklılıklara bağlı olarak büyüme ve gelişim normal gelişim gösteren çocuklara kıyasla geri kalır. Giysilerinin düğmelerini düğmeleyip çözmede , küçük nesneleri tutmakta, kalem kavramada, makas kullanmada, boncuk dizmede sorun yaşayabilirler. Ayrıca atlama, sıçrama, atma, tekmeleme gibi büyük kas becerilerinde de sınırlılık gösterebilir.
Beslenme : Yeterli besini alamama sonucu genellikle yetersiz, dengesiz beslenme ya da beslenme bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Engelli çocukların yeterli beslenmesi önemlidir. Ancak fazla kilolar çocuğun hareket kabiliyetini kısıtlar.
Uyku: Engelli çocuklarda uyku bozuklukları ve uyku sorunları yaşanmaktadır. Örn: Down Sendromlu çocuklarda solunum sorunları ile ilişkili olarak uyku bozuklukları görülür.
Kazalar: Zihinsel engel gösteren çocuklara ek olarak fiziksel engel de eşlik ediyorsa kaza riski artmaktadır. Evden okula-okuldan eve giderken motor becerilerdeki sınırlılıklar nedeniyle yaralanmalar olabilir.
Diğer problemler: Boşaltıma ilişkin sorunlar, diş deformasyonları, görme ile ilgili problemler, işitme kayıpları vs.
E) ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN DAVRANIŞ ÖZELLİKLERİ
Bireyin yaptığı gözlenebilir ve ölçülebilir her şey davranış olarak tanımlanmaktadır.
UYUMSAL DAVRANIŞLAR | YİNELEYİCİ DAVRANIŞLAR | KENDİNE ZARAR VERME VE DİĞER DAVRANIŞLAR |
Uyumsal davranışlar: Çocuğun yaşadığı çevrenin istek ve beklentilerine yanıt vermesi olarak tanımlanır. Uyumsal davranışlar aracılığı ile engelli bireylerin çevreye olan bağımlılıkları azalacaktır.
Uyumsal Davranışlar ve Tanımları -Tablo-
İletişim | Düşüncelerini ve bilgiyi diğerleri ile paylaşma sürecidir. |
Öz bakım | Engelli çocukların toplumda bağımsız olabilmeleri için kazandırılan davranışlardır. |
Sosyal beceriler | Diğerleri ile uygun biçimde iletişim kurma yetisi. |
Ev yaşamı | Ev içinde günlük işlerin yönetilmesi. |
Boş zaman | Boş zamanlarını etkili biçimde kullanabilme yetisi. |
Sağlık ve güvenlik | Sağlık için ve tehlikeli durumdan korunmanın yollarını bulabilme becerisi. |
Kendini yönlendirme | Uygun kararlar alma , uygulayabilme yeteneği. |
İşlevsel akademik beceriler | Bireylerin günlük yaşamda bağımsız olmalarını artırmak amacıyla gerekli olan becerilerdir. |
Toplum kaynaklarının kullanımı | Toplumsal kaynakları uygun biçimde kullanabilme yetisidir. |
iş | Uygun bir işe sahip olmaya ilişkin yeteneklerdir. |
Yineleyici davranışlar: Çocuğun bazı davranışları devamlı tekrarlamasıdır. Örn: kollarını çırpma, zıplama, sallanma, ellerini kollarını sağlama vb. Bu davranışlar tehlikeli değildir ancak bireyin çevreye uyum sağlamasını engeller.
Kendine zarar verme: Saldırgan davranışlar yönergelere ve kurallara uymama, arkadaşlarına zarar verme, hem kendi öğrenmesine hem de arkadaşlarının öğrenmesini engelleme gibi davranışlar bu çocukalrda sık sık görülür. Bu davranışların her biri problem davranışlara örnektir. Kendi kafalarına vurma, kafalarını sert yerlere vurma, kendini ısırma bu davranışlar arasındadır.
Elde etme işlevi | Kaçma işlevi | ||
İçsel uyaran elde etme | Dışsal uyaran elde etme | İçsel uyarandan kaçma | Dışsal uyarandan kaçma |
Duyusal uyaran | İlgi/ Nesne/ Dikkat Etkinlik | Duyusal uyaran | İlgi/ Nesne/ Dikkat Etkinlik |
Not: Engelli çocuklar bir çocuk iletişiminin geleneksel biçimlerinin çok azına sahip olduğundan veya uygun biçimde kullanamadığından daha fazla güçlük çekmekte ve bu nedenle problem davranışlar sergilemektedir.
3. BÖLÜM: ZİHİN YETERSİZLİĞİ: EĞİTİM VE ÖĞRETİM SÜRECİ
A)ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE YÖNELİK EĞİTİM PROGRAMLARI
Engelli bireylere yönelik erken çocukluk, okul çağı ve yetişkinlik olmak üzere 3 ayrı dönemde sunulan eğitim programlarından söz edilir.
1-Erken çocukluk özel eğitimi: Normal gelişim gösteren çocuklarda gelişimin çok önemli bir dönemi olarak kabul edilen bu erken yaşlar büyüdükçe normal gelişim gösteren akranlarından daha fazla gelişimsel gecikme gösterme riski olan yetersizliğe sahip çocuklar için de önemli bir dönemdir.
Erken çocukluk özel eğitimi 0-8 yaş arası özel gereksinimli çocukların yaşlarına ve gereksinimlerine göre çocuklara ve çocukların ailelerine verilen hizmetleri kapsamaktadır. Aile hizmet planı ve bireysel eğitim planı hazırlanmaktadır.
Gelişimsel geriliği olan çocuklarda erken çocukluk eğitimi sonraki yaşamlarında ve daha sonraki okul yaşamlarında kullanacakları bir çok becerinin gelişimi için temel oluşturması nedeniyle çok önemlidir.
a)Erken müdahale: 0-3 yaş arası tanımlanmış yetersizliği olan çocuklara ve ailelerine verilen hizmettir. Raver’a göre erken müdahale programlarının 3 temel hedefi bulunmaktadır.
1-Ailelerin çocukların gelişimsel gereksinimleri ile baş etmelerine yardımcı olmak. Bu konuda aileleri desteklemek.
2-Çocukların gelişimini desteklemekte ve çocuğu korumakta sorumlu olan ailelerin kendine güvenmesini sağlamak.
3- Aile üyelerinin yeterlilik ve mutluluk duygularını teşvik ederek birbirleri ile olan etkileşimlerini desteklemektir.
Bu program ile çocuğun sosyal katılımı ve bağımsızlığı artırılmakta, okul ve toplum yaşamına hazırlanmasına sağlamakta, çocuğun yetersizliğinden kaynaklı gelecekte ortaya çıkabilecek problemleri engellemekte, aileler bilinçlendirilmektedir.
Ülkemizde 1997 yılında yürürlüğe giren 573 sayılı Özel Eğitim Hk. Çıkan KHK’da “Erken çocukluk dönemindeki özel eğitim hizmetleri ailenin bilgilendirilmesi ve desteklenmesi temeline dayandırılarak evlerde ve kurumlarda sürdürülmelidir.
Yönetmelikte 0-36 ay arası özel gereksinimli çocukların eğitimi için özel eğitim erken çocukluk birimlerinin açılmasına yönelik bir madde bulunmasına rağmen uygulamada bu birimlerin hayata geçirilmediği görülmektedir.
0-4 yaş arası yetersizliği olan çocukların gelişimlerinin desteklenmesi için “küçük adımlar erken eğitim programı”
0-6 yaş arası normal gelişim gösteren, gelişimsel gerilik riski olan ya da tanılanmış bir yetersizliği olan çocuklar için de “portage erken çocukluk dönemi eğitim programı”
b)Okul öncesi özel eğitim: Okul öncesi özel eğitim 3-5-6 yaş arası gelişimsel geriliği olan çocuklara verilen özel eğitim hizmetidir. Okul öncesi programların çoğunluğunda eğitim doğrudan çocuklara okul gibi merkezlerde verilmektedir. Bu yönü ile erken müdahale hizmetlerinden farklılaşır. Çünkü erken müdahale eğitimi çoğunlukla ev ortamında ve ailenin bulunduğu ortamlarda verilir. Raver’e göre okul öncesi eğitim programlarının 5 temel amacı vardır.
1-Çocukların bilişsel, motor, sosyal duygusal iletişim becerilerini, uyumsal becerilerini desteklemek
2-Çocukların genel eğitim programlarına katılmalarını artırabilecek erken okur-yazarlık becerilerini geliştirmek
3-Çocukarın sosyal yeterliğini desteklemek
4-Çocukların çevreye bağımsızlığını artırmak dolayısıyla toplumsal yaşama katılımını sağlamak
5- Çocukta olası bir yetersizlik ya da gerilik durumunu önlemek ya da minimum düzeye indirmek.
Ülkemizde engelli çocuklar için 573 sayılı KHK’da “tanısı konulmuş özel eğitim gerektiren çocuklar için okul öncesi eğitimi zorunludur. Bu eğitim özel eğiti okulları ile diğer okul öncesi eğitim kurumlarında verilir” ifadesi yer alır. Özel eğitim hizmetleri yönetmeliğine göre okul öncesi, ilkokul, ortaokul , lise çağında özel eğitime gereksinimleri olan bireylerden eğitim ve öğretim kurumlarından doğduran yararlanamayacak durumda olanlara evde özel eğitim hizmeti verilmesi esas olduğu üzerinde durulmaktadır.
c)ilköğretim birinci kademe özel eğitim eğitimi
İlköğretim birinci kademe özel eğitimi engelli çocuklara 5-6-8 yaş arasında verilen eğitim hizmetlerini kapsamaktadır. Bu dönemde eğitim genel eğitim sınıflarında, kaynak odalarda, özel eğitim sınıflarında ya da bunların ikisinin birleşiminde verilmektedir. Genel hedefleri; çocukların bilişsen becerilerini, küçük-büyük kas motor becerilerini, uyumsal davranışlarını, sosyal-duygusal ve iletişim becerilini desteklemek, çocukların bağımsızlıklarını artırmak ve akademik yeterliliklerini geliştirmektedir.
2-Okul çağı özel eğitimi
573 sayılı özel eğitim hk. Khk özel gereksinimli çocukların eğitimi ve yasal haklarına yönelik en kapsamlı yasal düzenleme olarak kabul edilmektedir. Özel eğitim hizmetleri yönetmeliği ise pek çok yönden İDEA ile benzerlik göstermektedir. İDEA’da yetersizliği olan ocukların eğitimine ilişkin 6 önemli maddeden bahsedilmektedir.
*Bütün çocukların ücretsiz ve kendileri için uygun eğitimden yararlanması
*Uygun değerlendirme
*Bireyselleştirilmiş eğitim programı
*En az sınırlayıcı ortam
*Karar verme sürecine ebeveyn ve öğrencinin katılımının sağlanması
*Yasal uygulama hakkı.
İDEA yasasının temel 6 bileşenine göre zihin yetersizliği olan çocukların ve bireylerin gelişimlerine ve kültürel farklılıklarına ugyun olarak birden fazla araçla bir ekip tarafından değerlendirilmesi eğitsel gereksinimlerine göre bireysel eğitim programlarının hazırlanması ve eğitsel gereksinimlerine göre eğitim alması güvence altına alınmıştır.
a)ilk öğretim döneminde özel eğitim
İlköğretim dönemi 1 ve 8. Sınıflar arası verilen eğitimdir. Özel eğitim hizmetleri yönetmeliğine göre bu dönemde engelli çocuklara verilen eğitim 1-4 sınıflar arasında 1. Kademe 5-8 sınıflar arasında ikinci kademe olarak adlandırılmaktadır. Zihin yetersizliği olan çocuğun nerede ve nasıl eğitim alacağına, hangi müfredatı takip edeceğine, çocuğun eğitimsel gereksinimleri, yetersizlik derecesi ve eğitsel performans düzeyi göz önüne alınarak karar verilmektedir. Heward’a göre genel eğitim müfredatı dışında zihin yetersizliği olan çocuklar için amaçlarına göre akademik ve işlevsel program olmak üzere 2 tür müfredattan söz edilebilir. Akademik müfredat içinde okuma yazma, matematik gibi alanlar gibi hedefler yer alır. Diğer bir müfredat türü işlevsel müfredat ise yemek yemek, telefon etmek, alış-veriş yapmak gibi temel becerilerden oluşur.
b)orta öğretim döneminde özel eğitim
Yönetmeliğe göre orta okulu tamamlayan öğrenciler genel, mesleki ve teknik orta öğretim okullarına; özel eğitim kurumlarını tamamlayan öğrenciler ise özelliklerine uygun okul ve kurumlara yönlendirilirler.
İş ve meslek okullarında verilen eğitim zihin yetersizliği olan bireylerin iş bulma ve bir işte çalışma süresine yeterince katkıda bulunmamaktadır. Günümüzde alan uzmanları zihin yetersizliği olan çocukların genel iş eğitimi programlarında eğitim almasının ve çocukların okuldan iş hayatına geçişlerinde onlara yardımcı olacak daha gerçekçi iş ve meslek eğitimi sağlanmasının yollarını aramaktadır.
3-Yetişkinlik döneminde özel eğitim
Yetişkinlik döneminde zihin yetersizliği olan bireylerin desteklenmesinde çoğunlukta bağımsız yaşam, çalışma becerileri ve toplumsal yaşama katılım becerileri üzerine yoğunlaşılmaktadır. Öncelikle okul hayatından yetişkinliğe geçiş süreci üzerinde durulacak ardından engelli bireylerin bağımsız yaşam ve iş yaşamı üzerinde durulacaktır.
Okuldan yetişkinliğe işe, toplumsal yaşama geçiş: Hem yetersizliği olan bireyler hem de normal gelişim gösteren bireyler bu dönemlerde desteğe ve yardıma gereksinim duyabilirler. Zihin yetersizliği olan bireylerin yaşamını etkileyen bir çok geçiş dönemi bulunmaktadır. Bu geçişler sağlık ve biyoloji ile nedenlerden, sosyal normlarla ilgili nedenlerden, kurumsal değişimlerden ve halihazırdaki demografik değişikliklerden kaynaklı ortaya çıkabilmektedir. Engelli bireylerin yaşamında bireyleri etkileyen önemli geçişlerden biri okuldan iş hayatına geçiştir. Zihin yetersizliği olan bireyler okul hayatından iş hayatına geçiş sürecinde desteğe gereksinim duyabilmektedir. Özel gereksinimli öğrenciler için BEP’in bir parçası olarak “Bireyselleştirilmiş geçiş planı” hazırlanmakta ve yetersizliği olan bireyin okuldan yetişkinliğe geçişi kolaylaştırılmaktadır. Ancak ülkemizde böyle bir uygulama yoktur.
Zihin yetersizliği olan bireylerin eğitiminde bağımsız yaşam becerilerini kazandırmak önemli bir hedeftir. Engelli bireylerin bağımsız yaşamalarının bir ayağını toplumsal yaşam becerileri oluşturmaktadır. Bir ayağını ise bir işte çalışma ve maddi olarak kendi yaşamını sürdürme oluşturmaktadır. Okul hayatından sonra zihin yetersizliği olan bireylerin işe yerleştirme sürecinde bireyin geresinimlerine göre farklı yerleştirme programları kullanılmaktadır.
*Korumalı iş yeri programları: engelli bireylerin çalışılan işle ilgili eğitim aldıkları ayrıştırılmış ortamlardır.
*Destekli istihdam programları: Yetersizliği olan birey öncelikle iş bulma sürecinde desteklenir daha sonra iş yerinde başarılı olması için gereksinimlerine göre eğitim alır.
*Kişisel istihdam programları: Yetersizliği olan bir bireyin kendi yürüttüğü bir işte çalışması söz konusudur. Örn: Yetersizliği olan bir birey bağımsız olarak atölyesinde seramik ürünleri üretebilir ve satabilir.
B) ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE HİZMET SUNMA MODELLERİ
a)Erken çocukluk döneminde hizmet sunma modelleri
Erken çocukluk dönemindeki çocukların okul çağındaki çocuklarla karşılaştırıldıklarında eğitimsel gereksinimleri farklıdır. EÇÖE’de hizmet verme modelleri incelendiğinde bu hizmetlerin hastana temelleri, ev temelli ve merkez temelli , hem ev hem merkez temelli ortamlarda sunulan hizmetler olmak üzere 4 grupta ele alınır.
-Hastane temelli hizmetlerde; düşük doğum ağırlığı ve benzeri yüksek durumu olan yeni doğan bebekler, doğumdan hemen sonra yeni doğan bakım ünitelerine özel bir bakım sağlanması amacıyla konulabilmektedir.
-Ev temelli hizmetlerde; çocuklara kendi yaşadıkları ev içinde hizmet sağlanmaktadır. Ev merkezli erken eğitim ugyulamalarında en önemli amaç ailenin çocukların eğitim sürecine katılımını artırmaktır.
-Merkez temelli hizmetler; Ev dışında tekbir merkez tarafından yürütülen programlar içermektedir. Bazı kurum programlarında alan uzmanları çocuklara doğrudan öğretim hizmeti verirken, aynı zamanda ebeveynlere belirli dönemlerde seminerler verilmektedir.
-Ev ve merkez temelli hizmetler; Merkez temelli eğitim ile ev ziyaretlerinin birlikte uygulanmasından oluşmaktadır.
b)Okul çağında hizmet sunma modelleri
1.Genel eğitim sınıfları
Zihin yetersizliği olan bireylerin genel eğitim sınıflarında kaynaştırma uygulamaları aracılığı ile eğitim almaktadır. Genel eğitim sınıflarında verilen destek hizmetleri sınıf içinde verilen ve sınıf dışında verilen hizmetler olarak 2 grupta incelenir.
Sınıf içinde verilen destek hizmetleri, danışmanlı genel eğitim sınıfı, özel eğitim öğretmeni yardımı, genel eğitim sınıfı ve yardımcı öğretmenle genel eğitim sınıfı olarak sıralanabilir.
Sınıf dışında verilen hizmetler arasında, kaynak oda ve gezici öğretmen uygulamaları bulunmaktadır. Kaynak oda uygulamasında öğrenci sınıf dışı bir ortamda bireysel ya da küçük grup öğretimi ile eğitim almaktadır. Gezici özel eğitimi öğretmeni uygulamasında ise özel eğitim öğretmeni farklı okulları gezerek yetersizliği olan bireylere günün belirli saatinde sınıf dışı bir ortamda eğitim vermektedir.
2.Özel eğitim sınıfları
Bu sınıflar genel eğitim okullarında yetersizliği olan çocuklar için açılmış özel eğitim sınıflarıdır. Bu sınıflarda genel olarak genel eğitim müfredatı takip edilir, yine bu müfredata uygun BEP hazırlanır. Özel eğitim sınıfı uygulamalarında tam zamanlı özel eğitim sınıfı, genel eğitim sınıfına yarı zamanlı katılımlı özel eğitim sınıfı olmak üzere iki türlü uygulama yapılmaktadır.
Yarı zamanlı katılımlı özel eğitim sınıfı uygulamasında çocuk belli dersler için örn, müzik ,resim dersleri için genel eğitim sınıflarında eğitim alır.
Tam zamanlı özel eğitim sınıflarında ise normal gelişim gösteren akranları ile sadece teneffüs saatlerinde bir araya gelir.
3.Gündüzlü ve yatılı özel eğitim okulları
Bu okullar kamu ya da özel girişimcilere ait olan normal okul müfredatının hafifletilmiş şeklinin uygulandığı özel eğitim kurumlarıdır. Gündüzlü özel eğitim okullarında eğitim alan engelli bireylerin normal gelişim gösteren akranları ile okul ortamlarında etkileşime girmesi mümkün değildir. Yatılı özel eğitim okulları ise engelli bireylerin yatılı olarak kaldığı özel eğitim okullarıdır.
Zihin yetersizliği olan çocuklar için onları normal gelişim gösteren akranları ile olabildiğince bir arada olmasını sağlayan bununla birlikte eğitim gereksinimlerinin en üst düzeyde karşılayan ortamlar en az sınırlayıcı ortamlar olarak kabul edilmektedir. Dolayısı ile okul çağındaki zihin yetersizliği olan çocuklar için en fazla sınırlayıcı ortamın gündüzlü/yatılı özel eğitim okulları en az sınırlayıcı olan ise genel eğitim sınıfları olduğu söylenebilir.
C)ZİHİN YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN EĞİTİMİNDE KULLANILAN ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ
Doğrudan öğretim | Akran aracılı öğretim | İş birliği ile öğrenme | Yanlışsız öğretim | Doğal öğretim |
1-Doğrudan öğretim: Sınıf içinde hem küçük gruplara hem de tüm sınıfa uygulanabilecek öğretmen yönlendirilmeli bir öğretim yöntemidir. Açık anlatım, aktif öğretim ve veri tabanlı öğretim olarak adlandırılabilen doğrudan öğretim yönteminde konular küçük basamaklara ayrılarak sunulur ve sunumdan yararlanma düzeyinin belirlenmesi için öğrenciler sürekli değerlendirilir. Doğrudan öğretim yöntemin kenedi içinde aşamaları bulunmaktadır.
- Dersin hedeflerinin açıklanması, konu ya da becerinin tanıtılması ve çocuklarda derse yönelik beklenti oluşturması
- Konunun sunulması/hedef beceri için model olunması
- Öğrenciye dönüt verilerek rehberli uygulama yapılması
- Dersin tamamlanması/kapatılması
- Bağımsız alıştırmalar
Doğrudan öğretim yönteminin öğrencilere önceden öğretilen konuların tekrar edilmesi dolayısıyla geçmiş öğrenmelerin hatırlanması, başlangıçta dersin amaçlarının açıklanması yoluyla öğrencilerin konuya hazırlanması, öğretmenin tüm gruba sunum yapabilmesi ve rehber uygulamalar ile bağımsız araştırmalar yoluyla tüm öğrencilerin pratik yapmasının sağlanması gibi avantajları vardır.
Örn: Deney yapma becerileri, teşekkür etme ve paylaşma becerileri ve çarpma işleminin öğretiminde doğrudan öğretimin etkililiğini gösteren çok sayıda çalışma bulunmaktadır.
2-akran aracılı öğretim:
Bir konu alanında başarılı olan öğrencinin konu alanında yetersiz olan öğrenciye öğretici olduğu bir tekniktir. Bu öğretim özel gereksinimli öğrenciler için akran ilişkilerinin desteklenmesini sağlarken normal gelişim gösteren akranların da desteklenmesini sağlar. Akran öğretimi uygulanırken zihin yetersizliği olan öğrencinin her zaman öğrenen rolünde olmamasına dikkat edilmelidir
3- İş birliği ile öğrenme:
Sınıf içinde çocuklardan belirli bir konu ya da görev üzerine çalışması için bir ekip oluşturur. Bu öğrenme yönteminde sınıfta öğrencilerin birbirleri ile rekabet etmeleri yerine öğrencinin birlikte öğrenmeleri desteklenmektedir. İş birliği ile öğrenme yönteminde 5 temel özellikten söz edilebilir.
- Grup çalışmasına uygun ortak bir etkinlik ya da görev
- Küçük grup ile öğrenme
- Çocukların iş birliği davranışları
- Grup içi karşılıklı dayanışma
- Bireysel sorumluluklar.
4-Yanlışsız öğretim:
Genel olarak öğrencinin öğretim sırasında hata yapmasını önlemeyi amaçlayan yöntemler olarak tanımlanabilir. Bu programla ile bireyin üzerinde çalışılan davranışa ilişkin doğru tepkide bulunması amaçlanmaktadır. Yanlış öğretim yöntemleri kendi içinde tepki ipuçlarının sunulduğu yöntemler ve uyaran ipuçlarının sunulduğu yöntemler olmak üzere iki gruba ayrılır.
–Tepki ipuçlarının sunulduğu yöntemler.
1- sabit bekleme süreli öğretim
2- Eş zamanlı ipucu ile öğretim
3- Artan bekleme süreli öğretim
4- Davranış öncesi ipucu ve sınama ile öğretim
5- Davranış öncesi ipucu ve silikleştirme ile öğretim
6- Aşamalı yardım ile öğretim
7- İpucunun giderek azaltılması ile öğretim
8- İpucunun giderek artırılması ile öğretim
-Uyaran ipuçlarının sunulduğu yöntemler
1-Uyaranı silikleştirme
2-Uyarana şekil verme
3- Uyarana ipucu ekleme.
5-Doğal öğretim
Çocuğun çevresinde var olan doğal fırsatların öğretim için kullanılmasını içeren süreçlerdir. Doğal öğretim özellikle iletişim becerilerinin, sosyal etkileşim becerilerinin ve dil gelişiminin gelişiminde sıklıkla kullanılmaktadır.
Doğal öğretim yöntemlerinin hedefinde beceri ve kavramların doğal bağlamlarda öğretilmesi dolayısıyla çocukların bu becerileri doğal bağlamda nasıl kullanacaklarını da öğrenmeleri, çocuğun ilgisinin takip edilmesinden dolayı motivasyonunun kolay sağlanması, öğretimde günlük rutinlerin ve tanıdık ortamların kullanılmasından dolayı çocuğun öğretim sürecinde yabancılık yaşamaması gibi avantajları bulunmaktadır.
4.BÖLÜM:OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU: TANIM,SINIFLAMA, YAYGINLIK ve NEDENLER
A)TANIM
Her çocuk konuşabilme potansiyeli ile doğsa bile, bunun gerçekleşebilmesi için insanlarla sosyal bir ilişki içerisinde olması gerekir. Günlük sosyal yaşamda sosyal ilişkiler, diğer kişilerin hedefleri, duyguları, inançlar gibi zihinsel durum -larini anlayarak davranışlarini değerlendirebilme becerisine dayanmaktadır. Iletişim kurma istegi, sosyalleşme becerisi ve ihtiyacı doğumdan itibaren her geçen gün artar. Bebek ile diş dünya arasında başlayan ilişki sürekli gelişir ve çeşitlenir. Sağlıklı gelişmekte olan bir bebek 0-3 aylikken insan yüzüne ve sesine ilgi gösterir. Keyiflendiğini ya da rahatsız olduğunu yüzü ve bedeni ile 3-6 ay arasında ifade edebilen bebek, 8-9. aylarda baş- baş yapabilir, el çırpabilir, heceleri tekrar ederek sesler çıkarabilir. Bir yaş civarında anne-baba diyebilir, işaret parmağı ile bir cismi gösterebilir, işaret edilen yere bakabilir. iki yaşındaki bebek 2 kelimeli basit cümleler kurabilir, taklide dayali oyunlar oynayabilir . Tabi ki her çocuğun sosyal etki leşim ve iletişim becerileri aynı hızda ve ayni düzeyde gelişmeyebilir. Bu süreçte çocuğun mizaci zihinsel ve fiziksel gelişimi, çevreden gelen sosyal uyaranların yoğunluğu ve uygunluğu gibi birçok etken rol oynar. Bu etkileşim sonucunda kimi çocuk yaşıtlarının çoğundan toplumsal ifade ile sıradışı, farklı ya da tuhaf olarak nitelenen ilişki tarzları ya da ilgi alanlarına sahip olabilirler. Elbette her sıradışı, farklı ya da tuhaf olan için OSB denilemez. Ancak çalışmalar ebeveynlerin, özellikle de annelerin “yolunda gitmeyen bir şeyler var hissinin 80 olasılıkla doğru olduğunu göstermektedir.
OSB ye iliskin ilk makale Leo Kanner tarafından 1943 yılında yazılmıştır.
OSB, ilk kez “infantil otizm” adı ile 1980 yılında Amerika Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayımlanan apsikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve sınıflandırılmasi- III” (DSM-III) ile tanımlanmıştır.
DSM-IV ve DSM-V-TR ile kapsamı daha da genişletilmiş ve Yaygın Gelişimsel Bozukluklar” ana başlığı altında beş bozukluk (otistik bozukluk, Asperger sendromu, Rett sendro-mu, çocukluk çağı dezintegratif bozukluğu ve başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk) olarak tanımlanmıştır. Mayıs 2013’te DSM-5 ile OSB başlığı altında Asperger’i de içine alan tek bir tanı kategorisi belirlenmiştir ve sorunlar iki ana boyutta tanımlanmıştır; A) toplumsal iletişim, etkileşimde sorunlar, B) sinirli tekrarlayıcı davranış, ilgi alanı ya da etkinlikler. DSM-5 ile toplumsal iletişim ve etkileşim ölçütleri A kriteri olarak birleştirilirken, duyusal sorunlar ise sinirli tek- rarlayıcı davranış ya da etkinlikler olan B kriteri grubuna dâhil edilmiştir.
B)TANI ve SINIFLAMA
OSB şüphesi olan bireylerin tanı aşamasında öncelikle tıbbi ve nörolojik bir değerlendirmeden geömeleri önemlidir. Örn: OSB’nin belirtisi olabilecek sosyal iletişime girememe, seslendiğinde cevap vermeme gibi belirtiler bazen işitme kaybının belirtileri de olabilir.
OSB’de görülen bazı durumların, başka bozukluklarda da görülmesi (afazi, frajil x, Landau kleffner sendorumu, zihinsel yetersizlik, ağır ve tekrarlayıcı nöbetler, ob-kom bozukluklar, görme-işitme kaybı, sosyal fobi vb.) tanı koymayı zorlaştırmaktadır.
OSB şüphesi olan çocuğun davranışlarının sistematik olarak gözlemek ve aileye ayrıntılı sorular sorabilmek için bazı araçlar ve ölçekler geliştirilmiştir. Ülkemizde de sayıları çok sınırlı olmakla birlikte, geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmış tanılamaya yardımcı araçlar bulunmaktadır.


Bir çocuğun OSB tanısı alabilmesi için, yukarıdaki belirtilerin tümünü birden göstermesi gerekmez. Hiçbir OSB li bireyde bu belirtilerin tümü bulunmaz; sıklıkla hepsi aynı anda görülmez ve belirtiler aynı kişide zaman içinde değişkenlik gösterebilir.
Dünyanı pek çok bölgesinde ruh hastalıklarını tanılanmasında ve sınıflandırılmasında Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından hazırlanan ve temel başvuru kılavuzu olarak kullanılan DSM Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı kullanılmaktadır.
DSM IV ve DSM V arasındaki farklar.
DSM IV-TR | DSM-V |
Yaygın gelişimsen bozukluk ifadesi yer alıyordu | Otizm Spektrum Bozuklukları ile değiştirilmiştir. |
Belirtiler 3 ana başlık altında toplanmıştır 1-iletişim yetersizliği 2-Sosyal etkileşim yetersizliği 3-Sınırlı ve yinelenen algı | Belirtiler aşağıdaki gibi iki ana başlık altında toplanmıştır. 1-İletişim ve sosyal etkileşim sınırlılıkları. 2-Sınırlı ilgiler ve tekrarlayan davranışlar. |
Otistik bozukluk, Asperger Sendromu, Çocukluk Dezintigratif Bozukluğu, Yaygın Gelişimsel Bozukluk ve Rett Sendromu olmak üzere 5 alt kategori vardı. | Otizm Spektrum Bozukluğu olarak tek kategori bulunmaktadır. |
12 semptom vardı | 7 semptom vardır. |
Farklı duyusal hassasiyet semptomu belirtiler arasında değerlendirilmiyordu. | Farklı duyusal hassasiyet semptomu belirtiler arasına eklendi. |
Bozukluktan etkilenme düzeyine ilişkin ibare yoktu. | Bozukluktan etkilenme düzeyi; birinci (destek gereksinimli), ikinci (yoğun destek gereksinimli), üçüncü (çok yoğun destek gereksinimli) düzeylerde olarak belirtilmektedir. |
Streotipik ve tekrarlayıcı konuşma davranışı “iletişim yetersizliği” bölümündeydi. | Stereotipik ve tekrarlayıcı konuşma davranışı “sınırlı ilgi ve tekrarlayan davranışlar” bölümüne alındı. |
Belirtilerin görülme zamanı takvim yaşı ile ifade edilmişti. | Belirtilerin erken çocukluk döneminde olması gerektiği belirtilmiştir. |
DSM V’e göre OSB Tanı Ölçütleri
1-Soayal iletişim ve etkileşimde klinik açıdan belirgin, sürekli yetersizliğin varlığı (tüm belirtilerin olması gerekir)
1.a) Sözel ve Sözel Olmayan İletişimde Yetersizlik: Göz kontağı kuramama, vücut dilini anlamama ve kullanamama, parmakla işaret ederek gösterme gibi jestleri anlama ve kullanmada yetersizlik, yüz ifadelerinde ve sözel olmayan iletişimlerinde sınırlılık gibi sosyal etkileşim kurma amacıyla kullanılan sözel olmayan iletişim davranışlarında yetersizlik.
1.b) Sosyal Karşılıkta Yetersizlik: Karşılıklı konulma başlatma ve sürdürmede yetersizlik, ilgi ve duyguları paylaşmada sınırlılık, sosyal iletişim başlatma ya da sosyal etkileşime tepkide bulunmada yetersizlik gibi karşılıklı sosyal-duygusal tepkilerde yetersizlik.
1.c) ilişki kurmada ve sürdürmede yetersizlik: Gelişim seviyesine uygun ilişkileri geliştirme ve idame ettirmede yetersizlik, sosyal bağlamlara uygun davranamama, hayali oyun oynayamama, arkadaş edinememe ve akranlarına karşı ilgisizlik gibi ilişki kurma, sürdürme ve ilişkiyi anlamada yetersizlik.
2-Sınırlı, tekrarlayıcı davranış, ilgi alanları ve faaliyetler (en az iki tanesi olmalı)
2.a) Basmakalıp ve Tekrarlayıcı Hareketler : Tekrarlanan ya da takıntılı motor davranışlar, bağlama uygun olmayan tekrarlı ya da takıntılı konuşmalar ve nesneleri amacına uygun olmayan şekilde tekrarlı ya da takıntılı şekilde kullanma.
2.b) Rutinlere Sıkı Bağlılık: Aynılık üzerine ısrar etme, rutinlere aşırı bağlılık. Rutinlere, sözel-sözel olmayan ritüel hareketlere aşırı bağlılık veya değişime karşı aşırı direnç.
2.c) Sınırlı İlgi Alanı: Yoğunluk açısından anormal denebilecek derecede takıntılı veya sabit ilgilere sahip olma.
2.d) Duyusal Uyaranlara Aşırı/Düşük Tepki: Belli ses, doku ya da koku gibi duyusal uyaranlara karşı aşırı tepkili olma ya da tepkisiz kalma.
3-Belirtiler erken çocukluk döneminde görülmedilir.
4-Belirtiler sosyal, mesleki veya diğer önemli günlük yaşam işlevselliğinde klinik açıdan belirgin bozukluğa neden olur.
5- Bu yetersizlikler zihinsel yetersizlik ya da genel gelişimsel gecike ile daha iyi açıklanmaz.
C) YAYGINLIK VE NEDENLER
Yaygınlık oranları:
1995 | 1/500 |
2001 | 1/250 |
2006 | 1/150 |
2009 | 1/110 |
2012 | 1/88 |
2014 | 1/67 |
Editör notu: 2016 yılındaki son araştırmalarda 1/46 olarak geçmektedir.
Nedenleri:
1-İlk başlarda ebeveynlerin sıcaklık göstermemesi olarak düşünülmüş “buzdolabı anne” görüşüne yer verilmiştir. OSB’nin genetik altyapının anlaşılması ile birlikte bu tür açıklamalar tamamen çürütülmüştür.
2-Yakın zamana kadar aşıların da OSB’ye neden olduğu görüşleri vardı. Fakat bu görüşte çürütülmüştür.
3-Ağır metal zehirlenmeleri, glüten, kasein proteinleri, folik asit, antibiyotik kullanımının artması, Omega-3 tüketiminin azalması, zirai ilaçların artması, D vitamini eksikliği, anne-baba yaşlarının ileri olması, eğitim ya da sosyo-ekonomik düzeyler, alkol ya da madde bağımlılığı, gibi nedenlerde öne sürülmektedir. Fakat bu nedenler de tüm OSB li çocuklarda olmadığı gibi, OSB’ye özgül de değildirler.
5.BÖLÜM : OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU: ÖZELLİKLERİ
A)DUYUSAL ÖZELLİKLER
OSB’li bireylerde duyusal işleme yetersizlikleri yaygın olarak gözlemlenmektedir. Kendisine sunulan duyusal bir uyarana aşırı duyarlı ya da aşırı tepkili olabilir. Duyusal işleme özellikleri onların dünyayı algılamasında bizlere önemli bilgi sunar.
Duyusal özellikleri:
*Görme duyusu: Görsel uyaranlara yönelik aşırı duyarlı olabilirler. Görsel uyaranlara yönelik daha dikkat eğilimi gösterirler ama görsel yollarla çevresindeki uyaranları daha iyi anladıkları anlamına gelmez. Örn: İnsan yüzünü normal gelişim gösteren bireylere göre bütün olarak değil de daha parça parça görmektedirler. Kısa süreli ve yüz bölgelerinden birine (ağız) yoğun odaklanırlar. Bu bireyler için insan yüzü görsel dikkatin dağınık biçimde yönlendirildiği görsel dikkatin sürdürülmediği bir görsel uyarandır. Bu bireylerin baktıkları ancak görmedikleri olarak yorumlamaktadır.
Parlak ışıklı hareket eden nesnelere bakma/izlemedeki aşırı duyarlık, sıradışı diğer görsel duyusal özelliklerindendir.
*İşitme,dokunma, tat alma, koklama gibi diğer duyusal kanallar açısından da sıra dışı ve sınırlılık gözlenir. Örneğin: işitsel duyu; melodideki tonları normal gelişim gösteren bireylere göre daha iyi ayırt edebilirler. Yüksek ses duyduklarında elleri ile kulaklarını kapatabilirler. Kalın tondaki insan sesini uzun süre dinleyebilirler. Konuşma seslerini ayır etmede sınırlılık gösterebilirler.
Diğer yandan aşırı sıcak ya da aşırı soğuğu hissetmeyebilirler. Parlak, şeritli, köşeli ve simetrik nesnelere dokunma eğilimleri olabilir. Katı yiyecekleri çiğnememe, oldukça acı yiyecekleri kolaylıkla yeme, yeşil renkil yiyecekleri yememe, tat alma duyusundaki işleme özelliklerini gösterir.
Yoğun vücut ter kokusunun farkında olmama, yakıt kokusunun yoğun olduğu ortamlarda uzun süre kalması koklama duyu işlemi özelliklerini gösterir.
NGG ye göre OSB li bireyler karmaşık görsel uyaranlara karmaşık detaylı bakış açılarından dolayı görsel sanatlar ve mimarlık alanlarında başarılı olmalarını sağlayabilir. Örn: Temple Grandin.
B)AKADEMİK BECERİ ÖZELLİKLERİ
OSB’li bireylerde dikkat ve bellek sorunları yaygın olarak görülmektedir.
Dikkati odaklama, sürdürme, sürekli hareket halinde olma, sıra beklememe gibi davranışlar sergileyebilir. Bu da akademik becerilerini etkiler.
Dikkatini sürdürmede yetersizlik, etkinlikle meşgul olmayı sınırlandırır. Örn: OSB’li bireye “toplama işlemini çözmeye başla” denildiğinde 5 saniye içinde çözmeye başlama, çalışma sayfası bittiğinde bir sonraki çalışma sayfasına geçerek işleme devam etme, çalışma sayfasına ve masaya yüzü dönük oturarak işlemi çözme, öğretmenin yönergelerini takip etme, toplama işlemi ile ilgili sorulara cevap vermede sınırlılık göstermesine neden olur.
OSB’li bireylerde çalışan bellek işleyişinde sınırlılıklar gözlenir. Bilgiyi hafızada tutma ve onu gerektiğinde kullanmayı etkiler.
Bireylerin akademik başarılarını artırılmasında kendi bilişsel süreçlerinin fakrında olma, izleme, denetleme ve düzenleme olarak bilinen üst biliş yeterlilikleri önemli rol oynamaktadır. Kendi güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olma bu davranışları izleme ve kontrol etmede desteğe ihtiyaç duyarlar.
Okuma-yazma becerilerinde sözcük okuma daha kolay öğrenilir ama çözümlemede güçlük çekebilirler. Yazma becerilerinde sözcüklerin okunabilirliğinde ve doğru sözcük yazmada yetersizlik yaşayabilirler. Okuduğunu anlama, metin içindeki karakterler, mekanlar ve olaylar hakkında bilgi aktarmada, neden sonuç ilişkisi kurmada, metinle ilgili sorulara yanıt vermede yetersizlik gösterebilirler. 4 işlem becerilerinde NGGB’lere göre sınırlılık gösterebilirler.
C)EBEVEYNLERİ İLE OLAN ETKİLEŞİMLERİ
Bebek doğumdan itibaren anne ile iletişim içerisindedir. Bebeğin çevreyi keşfetmeye başlamasıyla annenin çıkardığı sesleri taklit etmesi, kendiliğinden sesler çıkarması, gülümseyerek ebeveyne tepki göstermesi gözlemlenmektedir. Ebeveynle nesne üzerinde ortak dikkat kurması, nesnelerin seslerini taklit etmesi, nasıl kullanılıldığına ilişkin ebeveynin eylemlerini taklit ettiğini gözlemlenmektedir. OSB bu olumlu etkileşimi olumsuz yönde etkilemektedir.
OSB’li bireyler erken çocukluk döneminden itibaren ailesi ile karşılıklı ilgi kurma, nesne , olay ve diğer kişi ile ilgili dikkat paylaşımında belirgin bir şekilde yetersizliğe sahiptir. NGG çocuklara göre beraber oyun oynamada sınırlılık göstermektedir. Genel olarak etkinlik sürmede dikkatsiz ve pasif olduğu gözlemlenmektedir.
D)SOSYAL DAVRANIŞ VE DUYGU ÖZELLİKLERİ
Sosyal özellikler
Sosyal ve duygusal gelişim erken dönemden itibaren gelişmeye başlar. Öğrenilmiş davranışlardır. Yaş dönemine göre sosyal beceriler değişebilir.
OSB’li bireyler iletişim açısından,
-sohbeti sürdürme
-Teşekkür etme
-Göz kontağı kurma
-Kendisine verilen yönergeleri yerine getirme
-Verilen etklinliği tamamlama da sınırlılık gösterebilir.
Eğitim ortamında ise:
-Akranları ile işbirliği
-Yönergelere uyma
-etklinliklere katılma
-Kendini tanıtma
-Suçlama ve alay edilme ile baş edebilme
-Yardım isteme gibi becerilerde sınırlılık gösterebilir.
Davranış özellikleri
Problem davranışlar sosyal olmayan davranışar olarak görülebilir. Problem davranışlar kendisine ve başkasına zarar verici olabilir. Ebeveynleri ile olan etkileşimlerini ve başkaları ile olan iletişimlerini öğrenme süreçlerini olumsuz yönde etkiler.
Fiziksel ve Sözel öfke olarak gösterilebilir.
Problem davranışların kullanıldığı alanlar;
-Sosyal ilgi ve dikkat elde etme
-Nesne elde etme
-Duyusal uyran elde etme
-İstemediği bir durumdan kaçma.
Bu davranışlar: *Yineleyici * tekrarlayıcı ve *sınırlayıcı basmakalıp davranışlardır.
Motor olarak gösterilen (el çırpma) ve sözel olarak (anlamsız ses çıkarma) olarak ikiye ayrılır.
Motor davranışlar: El çırpma, kanat çırpma, ritmik olarak ileri geri sallanma
Sözel davranışlar: Anlam dışı tv reklamı tekrar etme, anlamsız sesleri tekrar etme.
Bunların yanında uyku problemleri yaşaması (gece uykusuna direnç, uyku sırasında diş gıcırdatma, gece uyanmaları, erken çocuklukta gündüz uykusuznun kısalığı) gözlenir.
Duygu özellikleri
OSB li bireyler,
-Duyguları anlamada sınırlılık (mutlu,üzgün, kızgın gibi temel duyguları gösteremez ve anlayamaz)
Bunun sebebi ise sosyal becerilerdeki sınırlılıklarıdır.
E)DİL ÖZELLİKLERİ
Dili anlamada ve üretmede sınırlıdırlar. Yaşam boyu sözel iletişim kurmayabilirler. Tanı konulduktan sonra bu alanın desteklenmesi gerekmektedir. Amaçlı iletişim kurmada sınırlılıklar görülür (nesne isteme/reddetme).
Dil öncesi iletişim döneminde jestler ve sesler 3 temel iletişimsel işleme hizmet eder.
a)davranış düzenleme (nesne isteme/reddetme)
b)sosyal iletişim (sosyal bağlamlara uygun davranma)
c)ortak dikkat (kişi ve nesne üzerine eş zamanlı odak kurma)
Alıcı ve ifade edici dilde sınırlılık yaşandığı için OSB’li bireylerin ilk önce alıcı dili geliştirilmeli daha sonra ifade edici dili desteklenmelidir.
OSB’li bireylerde dilin tüm dönemlerinde ve gelişim alanlarında sorunlar gözlenebilir. Bu sorunlar dil öncesi dönemde başlar. Temel dil sorunları, dilin iletişim işlevlerine uygun iletişim kurma, iletişim başlatma amacıyla dilin kullanımı ve dilin bağlama uygun olarak kendiliğinden kullanmada sınırlılıklar gözlenmektedir.
F)SÖZEL OLMAYAN SOSYAL İLETİŞİM BECERİLERİ ÖZELLİKLERİ
Ortak dikkat | Taklit | Oyun |
1.Ortak Dikkat: Çocuk ile etkileşim ortağının bir nesneye, kişiye ve olaya eş zamanlı olarak odaklanmaları. OSB li çocuklar bu beceride sınırlıdır. Ortak dikkat özellikleri:
*Hem başlatma hem de yanıtlama becerilerinde sınırlılık.
*Yanıtlamaya oranla başlatmada daha yoğun güçlük yaşamaları
*Erken dönemden yetişkinliğe kadar her dönemde sınırlılık göstermesi.
Ortak dikkat becerilerinin başında;
-Söylendiğinde bakma
-Göz kontağı kurma
-Etkileşim ortağının bakışını izleme/bakışı değiştirme
-Nesneyi işaret etme
-Nesneyi gösterme geliyor.
2.Taklit: Ortak dikkat gibi erken çocukluk döneminde öğrenilir. Taklit beceri yeni becerilerinin öğrenilmesinde, çevre ile sosyal etkileşiminin güçlenmesinde önemlidir. Bu çocuklar erken çocukluk döneminden itibaren taklit becerisinde sınırlıdır.
Taklit becerilerinin türleri:
-Motor hareketler (elleir yukarı kaldırma)
-Nesneli oyun eylemleri (arabayı ileri geri itme)
-Jest (işaret etme)
-Sesler (hayvan sesleri)
Bunlarda güçlük gözleniyor.
Bu becerilerde sınırlılık yaşamalarına rağmen doğal ortamlarda model olunan eylemleri kendiliğinden taklit edebilirler.
3.Oyun
Oyun becerileri çocukların günlük rutinlerinde, sosyal ve duyusal gelişimlerinde önemli rol oynar. Çevresini keşfetmesinde ve yeni beceri öğrenmesinde etklilidir. Erken çocukluk döneminde doğal biçimmde kendiliğinden sergilenmesi gereken karmaşık bir beceridir. Dilin yanı sıra ortak dikkat ve taklit gibi diğer sözel olmayan sosyal ileşitim becerilerini içerir. OSB’li çocuklar bu becerilerde sınırlıdır.
Oyun becerisi sembolik olarak sırasıyla:
a)katılımsız (oyun içermeyen)
b)manipulatif ve duyusal (nesneleri sallama, birbirine vurma, ağzına alma, fırlatma vb.)
c)işlevsel (tarak ile saçını tarama)
d)sembolik, kurgusal, hayali (karakterler, olaylar ve nesneleri içeren ve -mış gibi yaparak bir senaryoya uyma)
Sosyal olarak:
a)yalnız (tek nesneli ve akransız)
b)seyirci düzeyinde-uyumlu (oyun ortağını uzaktan gözleyerek)
c) paralel (oyun ortağının sadece yakınında bulunarak)
d) ortak odaklı (oyun ortağı ile karşılıklı etkileşim içeren)
e) ortak hedefli (oyun ortağı ile işbirlikşe)
G)MOTOR BECERİ ÖZELLİKLERİ
Erken çocukluk döneminde gelişmeye başlar. Spor, jimnastik gibi bedensel aktiviteleri içerir. Oyun becerilerinde önemli rol oynar. OSB’lilerde sınırlıdır.
OSB’li bireylerin temel motor beceri sınırlılıkları ;
-Vücut duruşlarındaki düzensizlikler
-Zayıf performans
-Düşük kalitede sergileme
-Motor koordinasyonu sıradışılıkları (parmak ucunda yürüme, kendi etrafında dönme)
-Sakarlık.
Hem ince hem kaba motorda sınırlılık gözlenir. (yürüme, koşma, ip atmala, kalem tutma, boncuk dizme vb)
H)GÜNLÜK YAŞAM BECERİ ÖZELLİKLERİ
-Kişisel bakım
-Güvenlik
-Yiyecek hazırlama
-Alış-veriş yapma gibi bireylerin günlük yaşamlarını bağımsız olarak sürdürmede sağlamada oldukça önemlidir.
Günlük yaşam becerileri;
-Kişisel (yemek yeme)
-Ev (yemek hazırlama)
-Toplumsal (iş becerileri)
Erken çocukluk döneminden itibaren gelişmeye başlar. OSB’liler sınırlı.
6.BÖLÜM OSB:EĞİTİM VE ÖĞRETİM SÜRECİ
A)ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ
Uygulamalı Davranış Analizi (UDA)
İstendik davranışları artırma, yeni davranış kazandırma, istanmeyen davranışları azaltmayı amaçlayan davranışçı psikoloji temelindeki bir yakşalımdır. Davranışlar öğrenilmiş tepkilerdir. Bu doğrultuda UDA’ya göre davranış ve davranışın öncesindeki ve/veya sonrasındaki çevresel olayların düzenlenmesi ile davranışlarda değşiklikler yapılabilir. Pekiştirme, görmezden gelme gibi UDA yöntemleri ile OSB’li bireylerin davranış değiştirmesinde etkilidir.
UDA’ya yönelik eleştiriler:
-Davranışçı yaklaşımın insan duygularını ve insan ilişkilerini görmezden geldiği
-İnsanların bireysel farklılıklarını önemsemeyip bireyleri bir robota dönüştürdüğü; herkese ve her duruma yönelik aynı yöntemlerin uygulandığı
-Pekiştireç bağımlılığı yarattığı
-Sadece problem davranışlarla baş etme ve bazı becerin öğretiminde kullanılabileceği; oyun, sosyal beceriler, toplumsal beceriler gibi becerilerin öğreitminde kullanılamayağı
-Sadece yapılandırılmış ortamda, masa başında, yetişkin yönlendirilmeli öğretim yapılıp doğal öğretim ortamlarında öğretim yapılamayacağına
-UDA’nın ayrık denemelerle öğretim ile aynı olduğu
Ancak günümüzde UDA konusunda yetiştirilmiş eğitimciler ve uzmanlarca güvenilir,etkili ve nitelikli bir şekilde uygulanan UDA’ya dayalı eğitimlerde bu eleştirilerin geçerli olmadığı görülür. Örn: pekiştireçlerin uygun bir pekiştireç tarifesi doğrultusunda kullanılarak, silikleşirilmesi pekiştireç bağımlılığını ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca UDA sadece yapılandırılmış ortamlarda yetişkin yönlendirilmeli uygulamaları içermemektedir. Sadece gözlenebilir davranışlar değil de gözlenemeyen davranışlara,içsel süreçlere, duygulara ve insan ilişkilerine de önem vermektedir.
Ayrık Denemelerle Öğretim (ADÖ)
Becerilerin ediniminin ve kalıcılığının sağlanması için önerilen bir yöntemdir. OSB’Lİ bireylerde karmaşık üst becerileri öğrenmeleri için gerekli olan temel ön koşul becerilerinin (taklit,eşleme vb) edinimini sağlayan güçlü yöntemlerdendir.
Doğal Öğretim Yöntemleri
Dil ve iletişim becerileri başta olmak üzere farklı becerilerin öğretiminde kullanılmaktadır. UDA’ya dayalı bu yöntemlerle, doğal ve yapılandırılmamış ortamlarda öğreitm sunulur. Çocuğun başlattığı bir davranışın ardından eğitimci hedef davranışın öğretimini yapar. Öğretimin başlaması için çocuğun ilgi ve yönlendirilmesi izlenir.
Bu yöntem çocuk yönlendirilmelidir.
Temel Tepki Öğretimi
İpucu bağımlılığını azaltmak ve OSB’li bireylerin motivaysonlarını artırmak temek amaçtır. Güdülenme, kendi kendini yönetme, kendiliğinden başlatma ve girişimde bulunma gibi temel tepkilerin öğrenilmesinin bireyin farklı becerileri öğrenmesini sağlayacağı öne sürülür. Aile eğitimine ve doğal öğretime önem verilir. Çocuğun kendi doğal ortamında aile tarafından çocuğun tüm günlük yaşama yayılan bir eğitimin sunulması önceliklidir.
Erken Yoğun Davranışsal Eğitim
Küçük çocuklara yönelik olarak geliştirilmiştir. Farklı yaş gruplarından OSB tanılı bireylere de uygulanabilmektedir.
Temel hedefi olumlu ve eğlenceli bir öğretim ortamından erken yaşlarda birebir başlayan eğitim ile öğrenciyi kaynaştırma ortamlarında eğitim alacak düzeye getirmektir.
Sıklıkla kullanılan ADÖ ve Doğal Öğretim Yöntemleri dışında etkinlik çizelgeleri gibi diğer UDA yöntemlerinin kullanılması da mümkündür.
Haftada en az 20 saat olacak şekilde planlanır.
PCDI Programı
Etkinlik çizelgeleri ve replik silikleştirme yoğun olarak kullanılır. Bu kurumda erken eğitim, okul dönemi eğitimi ve yetişkinlik dönemi eğitimi sunulmaktadır. Çeşitli ülkelerde yaygındır. Türkiye’de Tohum Otizm Vakfı uygular.
Denver Erken Müdahale Modeli
Programın amacı erken çocukluk döneminde başlayan eğitimlerle küçük çocukların tüm gelişim alanlarında ilerlermesinin ve otizm belirtilerinin azaltılmasını sağlamaktır. Özellikle sosyal-duyusal, bilişsel ve dil becerilerini hedefleyen eğitimlere ağırlık verilir.
Eğitimli uzmanlar ve aileler doğal oyun ortamlarında ve günlük rutinlerin içerisinde eğitimlerini sunar.
B)EĞİTİM VE ÖĞRETİM ORTAMLARI
C)EĞİTİM VE ÖĞRETİM ORTAMLARINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN ETMENLER
1. Eğitimler mümkün olan en erken yaşta başlamalıdır
2. Eğitimlerde bilimsel dayanıklı eğitim yöntemleri tercih edilmelidir.
3. Eğitimler bireye olabildiliğince yoğun sunulmalıdır. (haftada en az 20 saat)
4. Her çocuğun bireysel özelliklerini yeterli ve yetersiz olduğu alanları dikkate alan BEP hazırlanmalıdır.
5. OSB ye özgü tüm beceri alanlarını kapsayıcı etkili bir eğitim sunulmalıdır.
6. OSB’li bireylere öğretim sürecinde uygun ipuçlarının kullanılmasını ve ipucuçlarının öğretim ilerledikçe silikleştirilmesi gerekmektedir.
7. Uygun pekiştireç seçilmeli , pekiştireçlerin zamanla silikleştirilmesi gerekmektedir.
8. Çocuğun ihtiyaçları dikkate alınarak çevresel düzenlemeler yapılmalıdır.
9. Becerilerin öğretiminde kalıcılık ve genelleme çalışmalarına önem verilmelidir.
10.Eğitimlerin nihai hedefi çocukların kaynaştırma ortamlarında eğitim almalarını sağlamak olmalıdır.
11. OSB’ye yönelik eğitimlerde ailenin sürece katılması gerekmektedir.
12. Uygun bir davranış değiştirme programı hazırlanmalıdır.